çift yarık… hangisinden istersen gir!

“oluklar çift birinden nur akar, birinden kir…
akışta demetlenmiş büyük küçük kainat…”

diyor Necip fazıl.

 

Hakkında yuzeysel bilgi sahibi oldugum konularda gosterdigim bilmislik sayesinde, lisans hayatımda calisamadigim sınavlarda dahi pek cuvallamadim. Bugun buraya yazacagim sey de yine yuzeysel bilgime dayanıyor lakin, deginecegim iki konuda da danısılası bir birikimim yok. Azı cogu bir miktar emek ve harcanan zaman.

Akıl hepimizin sahip oldugu en büyük nimet şüphesiz. Akıldan sonra iman elbette. Cunku akletmek kendi basına iman’ın ön şartı. Akıl nimetiyle bugune dek keşfedegeldiklerimiz arasında fiziğin derinliklerinde oyle bir şey var ki, hayatın derinlerine dair insana cok sey soyluyor. Hatta bunlar yaratıcının okunmayı bekleyen öyle ayetleri ki, kutsal kitaptaki yazılı metinler kadar önemli. Nihayetinde, kutsal kitapların acıklamak amacıyla uzerine geldigi  seyler bunlar.

Çift yarık deneyinden bahsediyorum. Elektronun partikül-dalga ikilemi.Hem partikül hemde dalga olarak davranması, dahası bir gozleyici karşısında davranışını utangaçca değiştirmesi  ve partikül davranısına geri donmesi.

Bu insana inanılmaz bir öğüt. Bu elektronun, atomaltı parçacıklarının ve benzerlerinin karakterlerinin bilinmesinin, kontrol edilerek mühendisliğe katılmasının değerinin yanında, tarif edilemeyecek değerde bir öğüt.

Çift yarık deneyi (buradan ne olduguna dair göz atılabilir) tüm gizemi, gizliliği ve çıplaklığıyla hepimize sunu haykırmıyormu,

Ey doğru ve yanlıs arasında seçim yapmak zorunda olan İnsan. Ey uzun ve bir o kadar kısa yolculuğunun her bir aşamasında zayıflığa büründürülmüs, hatırlanası bir menzil yolundaki İnsan. Eyy, akıl nimetiyle özenle donatılmış, seçimlerini hep bir referansa göre yapmak alışkanlığına bürünmüş İnsan…Ey, doğru ve yanlışı ayırt etmek zorunda olan insan.

Eyy Insan..”Uzerinden, tarih sahnesine çıkıncaya kadar, tüm zamanlar içinden belirsiz ve uzun bir süre geçmemiş miydi (ki) henüz o süre zarfında anılmaya değer bir varlık dahi değildin ? (İnsan,1)

Secim yapmak zorundasın Ey insan. Hem de kesin bir secim. Dogru ile yanlış arasında olduğu gibi haz ile hayır arasında da. Ve üretmek, tüketmek arasında. Bütün bunları öyle bir referansa göre secmelisin ki, gecmisini bildigi gibi seciminin sonucuna bilsin. Secim referansın oyle birisi olmali ki, seni seciminden önce yalnız bırakmadığı gibi bir an olsun seciminden sonra da yanlız bırakmasın. Düştüğünde elinden O tutsun. Yoruldugunda heyecanlandırsın. Üzüldügünde güldürsün ve sacını okşasın. O hersey ile birlikte senin de her an ne yaptığından, neyi neden sectiginden haberdar olsun. Ve yanlışı sectiginde dahi, istediğinde seni affetsin. Hatta hatalarını hiç görmesin,nasılsa sen pişmansın Ey İnsan, hatalarını örtsün ve hiç yaşanmamış gibi kılsın.Farkındamısın Ey insan, böyle bir gözlemcin olduğu için ne kadar  şanslısın.

Secimini yapabilmen icin gözlemciye mecbursun. Dahası, gözlemcinin varlığından emin olman icin gözlemciyle iletisime mecbursun! Ya O’ndan sana gelen olacak, yada senden ona giden.Ve hicbir zaman O’ndan sana gelenler ile senden O’na gidenler arasında bir denge kurulamayacak. Cünkü O akıl almaz güclü,akıl almaz sevgili, şefkatli ve bağışlayıcı, paylaşımcı,onure edici, ödüllendirici. Denge itirafta ey insan. Zayıflığını en yoğun itiraf eden, en kuvvetli kılınıyor.

Ya İbrahim olacaksın, Ya Musa…

Ey Insan, hem Ibrahim olacaksın, hem Musa!

Etiketler: , , , , , , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.